isveç modeli ne demek?
İsveç Modeli (İskandinavya Modeli veya Kuzey Ülkeleri
Modeli) ,
, ,
ve gibi kuzey
ülkelerinde uygulanan benzer iş gücü, eğitim ve sosyal politikalar için
kullanılan bir üst terimdir. Bu model politik konsept olarak bu
ülkelerdeki temelini
oluşturur.
Tarihçe
İsveç toplum sistemi ve İsveç politik kültürü 70'li yıllarda özellikle
İsveç Modeli terimiyle özetlenmiştir. Ancak İsveç Modeli 1930 ve
1970 yılları arasında gelişmiştir. 1990'lı yılların başlarında
İskandinavya ülkelerinde zorlu ekonomik kriz nedeniyle esaslı
değişiklikler ve reformlar yapılmıştır. 1994'ten yaklaşık olarak 2000
yılına kadar refah ülkesinin temellerinde yapılan reformlar
Danimarka'nın o zamanki
başbakanı
tarafından yapılmıştır. Rasmussen Danimarka'nın iş gücü ve sosyal
politikasını
-flexibility(esneklik) vesecurity (güvenlik)- denilen
yeni bir tarafa yönlendirdi ve böylece merkezi olarak işsizliğin ve
fakirliğin ortadan kaldırılması sağlanacaktı.
(Jante kanunu) olarak adlandırılan
eşitlikçilik talepleri İsveç'i servet dağılımında
ülkeleri arasında en fazla farklılık
gösteren ülke konumuna getirmiştir. Zengin kesimin buna dayalı olarak
kendilerini geri tutmaları bu modelin gerçekleşmesi için şarttı.
Politika
Ülkeleri uluslararası
kıyaslamada çok daha yüksek kapsamlı sosyal hizmetleri, yoğun eğitim
politikasını ve yüksek seviyedeki devlet araştırma teşvik programlarını
vergilerle finanse ederler. Tüm bunlar devlet harcamalarının oranını yükseltir ve diğer taraftan
refah devleti olmayı garantiler ve halk için sosyal güvenliği sağlar.
Norveç burada istisnadır, çünkü 'nden elde edilen
gelirleri nedeniyle devlet harcamalarının
milli hâsılaya oranı düşüktür.
Sosyal Politika
- Uzlaşı Politikası: İsveç'te politik karar alma mekanizması, önemli
konularda mümkün olduğunca fikir birliği içinde olunmasını amaçlar.
Şiddetli politik çekişmeler yoktur, bunun yerine politik
tartışmalarda özen ve aklıselim ön plandadır.
- Kuvvetli toplum Tage Erlander'in bir parolasıydı, sosyal
zıtlıkları ve problemleri çözen kuvvetli devlet sektörünü temsil
ediyordu ve bunun demokrasinin gelişmesine faydalı olması
gerekiyordu. Her şeyi kapsayan toplum planlaması ve reform
programları büyük çapta merkeze bağlılık gerektiriyordu. Vergi
oranı, milli hâsıla payı ve devlet memurlarının diğer tüm
çalışanlara olan oranında İsveç'in devlet sektörü 90'lı yılların
başlarında dünyanın en büyüğüydü.
- Toplu iş sözleşmesi ortaklığı:
piyasasında
ortaklığı, işveren temsilcileri ve işçi temsilcilerinin
'de 1938 yılında yapılan
tarihi bir anlaşmaya dayanır. Bu anlaşmada çerçevesinde uzlaşma
kuralları belirlenmiştir ve devletin müdahalesi olmadan iş gücü
piyasasındaki uyuşmazlıkların nasıl çözülmesi gerektiği
düzenlenmiştir. Bu durum, işçi ve memur ücretleriyle birlikte işyeri
konularındaki önemli görüşmelerde kuvvetli homojen bir yapılanmayı
oluşturmuştur.
- 1930'larda Gunnar ve Alva Myrdal tarafından öne sürülen, özel yaşama
alanına büyük müdahalenin söz konusu olduğu sosyal mühendislik
üzerinde çok az tartışılmıştır. Ancak İsveç’te zorla kısırlaştırma
programı 1970'li yıllara kadar uygulanmıştır. 1990'lı yıllarda bunun
için sembolik tazminatlar ödenmiştir. Çok sayıda çocuk ve gençlerin
devlet tarafından zorla bakım altına alınması şiddetle
eleştirilmiştir. Savaş sonrasında çocuk ve gençlerin % 5'i kısa veya
uzun vadeli olarak gençlik psikiyatri kurumlarında kalmıştır. dergisi 1983 senesindeki “Çocuk
çalışma kampları” isimli bir yazısında sosyal bir devlet olan
İsveç'teki “her şeye hâkim olan sosyal kurumlar”dan
bahsetmiştir.
1970 sonrasında sosyal partnerler arasındaki zıtlıklar daha da
artmıştır. Ortaklaşa yapılan sosyal sözleşmeler yerine, sosyal demokrat
hükûmetler kapsamlı kanunlarla iş gücü piyasasını düzenlemiştir. Yüksek
devlet borçlarını ve İsveç için yüksek olan işsizliği önlemek için
farklı fikirlerin ortaya atılması kutuplaşmalara neden olmuştur.
Genişleyen devlet sektörüne dayanan kuvvetli toplumda gittikçe
sorgulanmaya başlanmıştır. Kuvvetli toplum ucu bucağı görünmeyen ve
zor kontrol edilebilen bir bürokrasiye neden olmuştur, ki bu da ekonomik
ve sosyal problemlerin çözümü yerine engel olarak görülmektedir.
Bunlarla bağlantılı olarak merkezcilik de sorgulanmaya başlanmıştır.
Bugün artık merkezcilikten yöreselleşmeye doğru, özellikle belediyelere
doğru bir uygulama gözlenmektedir.
- Korporatizm: Büyük çıkar temsilcileri ve bunların içinde özellikle
sosyal partnerler, politik karar alma mekanizmasının her evresine
katılma olanağına sahiptir. Böylece bu kurumların devlet işlerine
entegre edilmesi sağlanmış olur.
- Refah devleti: İsveç refah politikasının önemli bir yönü de sosyal
hizmetlerin herkesi kapsamasıdır, yani ihtiyaç sorgulaması
yapılmadan herkes için geçerlidir.
İş Gücü Politikası
- Tam istihdam politikası: Düşük
ve yüksek ekonomik gelişmeyle kombine edilen , İsveç Modeli'nin önemli bir
hedefiydi. Bu hedefe, dayanışmacı ücret politikası (gelirlerdeki az
farklılıkla beraber) ve aktif iş gücü politikasıyla ulaşılacaktı.
Genel olarak aynı işe eşit ücret talebi burada ana düşünceydi.
Firmaların alçak ücret branşlarına yöneleceği bilerek
kabullenilmişti. Bu sayede arda kalan iş gücü -örneğin bir mesleki
eğitimden sonra- gelişen sektörlere yönlendirilecekti. Böylece de
ekonominin modernizasyonu ve etkin olması sağlanacak, bu da toplumun
refah seviyesini yükseltecekti.
- Bunlar gerçekleşirken, modelin İsveçli yazar ve
gibi ekonomi öncüleri tarafından
üstünde durulan yönleri çoğu zaman
unutulmuştur, ki bu liberal yönler “İsveç Modeli”ni 1960'lı yıllara
kadar örnek haline getirmiştir (literatüre bakınız).
- Kadınlara ücretli iş hakkı, 1960'lı yıllarda İsveç Modelini
tamamlamıştır. , kadınların ücretli
çalışmasını sağlayabilmek için çocukların bakımını üstlenmiştir ve
böylece kadınların sosyal konumları da değişmiştir. Bu politika
ve meslek hayatını bağdaştırarak kadınların
durumunun değişmesini sağladıysa da, erkeklerle eşit ücret aldıkları
veya onlar kadar ekonomik ve politik etkinliğe sahip oldukları
anlamına gelmiyordu.
Vergi Politikası
işçilerin vergi
yükümlülükleri % 56'ya (İsveç progresif gelir vergilemesi sistemindeki
en yüksek gelir oranı) kadar çıkarak
uluslararası karşılaştırmada çok yüksek sayılır. Bu sadece çalışma
karşılığı elde edilen gelirler için geçerlidir. Aynı zamanda ikili gelir
vergilendirilme sistemiyle bir şirkete yapılan
katılımları çok daha az ölçüde uyumlu
vergi oranıyla yükümlendirilir, böylece yatırımcılar için bölgenin
cazipliği artmış olur.
Kuzey Devletlerinde devlet giderlerinin milli hâsılaya oranı (2008)
- Danimarka % 50,4
- Finlandiya % 47,3
- İzlanda % 43,9
- Norveç % 40,5
- İsveç % 51,2
Karşılaştırma
Literatür
- Thorvaldur Gylfason v.d.: The Swedish model under stress : a view
from the stands. Stockholm 1997, ISBN 91-7150-679-9
- Zurück in die Zukunft. Schwedens Wohlfahrtsstaat war ein Vorbild,
bis die Staatsausgaben außer Kontrolle gerieten, in: brand eins
7/2007, S.
130-137.1
- Jochem, Sven: Skandinavische Arbeits- und
Sozialpolitik
(PDF; 874 kB)
İnternet Bağlantıları
Kaynakça
Orijinal kaynak: isveç modeli. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Kategoriler